Bir kez daha toplumsal cinsiyet şiddetiyle ilgili iç karartıcı bir olay gündeme gelmiş durumda. Geçtiğimiz hafta, Türkiye’nin büyük şehirlerinden birinde meydana gelen bu nahoş olay, hem adalet sisteminin işleyişine hem de toplumsal duyarlılığın görünümüne dair tartışmalara yol açıyor. Eşini sokak ortasında bıçaklayarak ağır yaralayan bir adam, mahkeme tarafından pişmanlık gösterdiği gerekçesiyle indirimli ceza aldı. Bu durum, birçok kesim tarafından tepkiyle karşılandı ve tartışmaların fitilini ateşledi.
Olay, bir sabah saatlerinde, gündelik yaşamın koşuşturmacasının arasında meydana geldi. Kadın, kocasıyla yürüyüş yaparken, aralarındaki tartışma bir anda şiddet seviyesine ulaştı. Adam, sinirlerine hakim olamayarak cebinden çıkardığı bıçakla eşini sokak ortasında defalarca bıçakladı. Çevredekilerin çığlıkları arasında, kadının ağır yaralandığı ve yere yığıldığı görüldü. Olay yerinde bulunan vatandaşlar, hemen sağlık ekiplerine haber verdi. Kısa süre içinde gelen ambulansla kadın hastaneye kaldırıldı ve tedavi altına alındı. Neyse ki, kadın hayatta kalmayı başardı ancak bu olay, birçok soru işaretini de beraberinde getirdi.
Olayın ardından, bıçaklamayı gerçekleştiren adam, polise teslim oldu. Yapılan sorgulamalar sonucunda, pişmanlık duyduğunu dile getirdi. “O an ne yaptığımı bilmiyordum. Eşime zarar vermek istemezdim. Beni affetsin,” sözleri, mahkemede delil olarak kabul edildi. Adalet sistemi, bu pişmanlık ifadesinin yanı sıra, olayın işleniş şekli ve failin geçmişteki durumu gibi faktörleri de dikkate alarak karara varmaya çalıştı. Sonuç olarak, mahkeme, bıçaklama olayını ‘ani bir öfke patlaması’ olarak değerlendirip pişmanlık gösterdiği için cezasında indirim uyguladı.
Bu durum, toplumda büyük bir infial yarattı. Çeşitli kadın hakları savunucuları, ‘Pişmanlık’ ifadesinin, şiddetin normalleştirilmesine ve hafifletilmesine yol açtığı görüşünde birleşiyor. Özellikle kadınları hedef alan bu tür şiddet olaylarının cezalarının azaltılmasının, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiği ifade ediliyor. Bu durum; hem mağdurlar hem de toplum için tehlikeli bir sinyal olarak kabul ediliyor.
Yerel ve ulusal medyada yer alan yorumlara göre; “Pişmanlık, bir erkeğin eylemlerinin ciddiyetinin hafifletilmesi için yeterli bir sebep olmamalıdır.” diyen bir kadın hakları aktivisti, bu tür durumların cezasız kalmasının, gelecekte benzer olayların artmasına yol açacağına dikkat çekti. Ayrıca, bu tür davaların daha şeffaf bir biçimde ele alınarak, gerçekten pişman olanların ve kurbanların haklarının savunulması gerektiğini savunuyor.
Adaletin yanındaki adalet, bu konuda da sorgulanmaya devam ediyor. Hangi kriterlere göre pişmanlık ifadesinin kabul edildiği, toplumsal algının ne yönde etkileneceği gibi sorular, yanıt bekleyen konular arasında yer alıyor. Eşini sokak ortasında bıçaklayan bir adamın gösterdiği pişmanlığın, toplumu ne kadar etkileyeceği ise ayrı bir tartışma konusu. Özellikle kadınlar, şiddete maruz kalma korkusuyla yaşarken, adaletin bu tür olaylara yaklaşımı toplumun genel hissiyatını şekillendiriyor.
Olayın meydana geldiği günden bu yana, sosyal medya platformlarında geniş bir tartışma başladı. “Adalet herkese eşit olmalı” etiketiyle başlatılan kampanya, pek çok kullanıcı tarafından destekleniyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden örgütler, bu olayın ardından, kadınların yalnızca hâkim karşısında değil, toplumda da desteklenmesi gerektiği mesajını paylaşıyor. Dolayısıyla, bu durum, sadece bir mahkeme kararından ibaret değil; aynı zamanda toplumsal bir rally ve mücadele sürecinin de başlangıcı anlamına geliyor.
Sonuç olarak, olayın ardından mahkeme kararı, yalnızca bir bireyin hayatını değil, toplumda genel bir adalet anlayışını da sorgular hale getirmiştir. Bu olay, birer kurban olan kadınların gözünde adalet sisteminin nasıl bir işleyişe sahip olduğunu, şiddetin ciddiyetini ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Önümüzdeki süreçte bu tür olayların önlenmesi ve adaletin gerçekten herkes için eşit bir şekilde tecelli etmesi umuduyla, olayın gelişmelerini takip etmeye devam edeceğiz.