Son dönemde meydana gelen depremler, insanların yaşamlarını kökünden sarsmaya devam ediyor. Özellikle 26 Eylül 2023 tarihinde yaşanan 6.3 büyüklüğündeki deprem, birçok insanı anlık paniğe sürükledi. Bu paniğin en dikkat çekici sonuçlarından biri, bazı kişilerin güvenli bir yer bulmak umuduyla balkonlarından atlaması oldu. Ancak bu eylem, beklenmedik yaralanmalara ve felaketlere yol açtı. Peki, insanların bu gibi durumlarda neden böyle riskli kararlar aldığına dair sebepler neler? Bu yazıda, bu ilginç durumu mercek altına alıyoruz.
Depreme yakalanan bireylerin, ani bir korkuyla balkonlarından aşağı atlamaları, kaygı dolu anların sonucuydu. Sarsıntının ilk dakikalarında çoğu kişi, evin içinde kalmanın daha tehlikeli olabileceğini düşündü. Gerçekten de deprem sırasında binaların yapısını etkileyen güçlü sarsıntılar, sağlam görünen duvarların bile yıkılmasına neden olabileceği için tehlikeli bir durum yaratabilir. Fakat bu tür bir karar vermeden önce insanın iki kere düşünmesi gerekir; çünkü yüksekten düşmenin sonuçları, depremde yaşanan sarsıntıdan daha yıkıcı olabiliyor.
Balkondan atlamak gibi tehlikeli bir tercihin yapılmasının başlıca sebeplerinden biri, toplumda depreme dair eğitim seviyesidir. Depremler konusunda yeterli bilgilendirme yapılmadığı takdirde, insanlar makul kararlar almakta zorluk yaşayabiliyor. Deprem anında ne yapmaları gerektiği konusunda net bilgiler vermeyen toplumsal farkındalık eksikliği, bu tür davranışların artmasına zemin hazırlıyor. Ayrıca sosyal medyada yayılan korku dolu görüntüler ve yorumlar, paniği körüklüyor ve insanların daha aceleci davranmasına neden oluyor.
27 Eylül sabahı itibarıyla, deprem sonrası hastanelerde yatan birçok yaralı ile karşılaşıldı. Yaralanmaların bir kısmı, insanların balkonlarından atladıkları sırada meydana gelen düşmelerle ilgiliydi. Bazı kişiler, yüksekten düşerken kemik kırıkları ve iç organ hasarları gibi ciddi yaralanmalar yaşadı. Bu durum, hem tıbbi acil durumları arttırdı hem de sağlık sistemini zor durumlarla karşı karşıya bıraktı.
Ayrıca, acil servislerin bu beklenmedik yaralanmalara müdahale etmesi, deprem sırasında veya sonrasında yaşanan diğer yaralanmalarla birlikte sağlık çalışanlarının yükünü artırdı. Bu durum, hem ülkenin sağlık altyapısında bir aşırı yüklenmeye neden olurken hem de sağlık çalışanlarının stres seviyelerini önemli ölçüde yükseltti. Özellikle 112 Acil Servis ekipleri, yaralı sayısının artması nedeniyle daha yoğun bir çalışma temposuna girdi.
Uzmanlar, bu tür olayların yaşanmaması için depreme dair bilgi, bilinç ve hazırlık düzeyinin artırılması gerektiğini vurguluyor. Deprem anında neler yapılacağı hakkında kapsamlı eğitimlerin verilmesi, toplumun bu tür tehlikeli davranışlar sergilemesini önleyebilir. Her bireyin evde ve çevresinde olası bir deprem anında nasıl hareket etmesi gerektiğine dair bilgilendirilmesi, yaralanma ve maddi kayıpların en aza indirilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Gelecekte bu tür olayların yaşanmaması adına, uzmanlar evlerde deprem güvenliği ile ilgili gerekli önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde, hem bireylerin hem de toplumun güvenliği tehlikeye girebilir. Bu bağlamda, binaların depreme dayanıklılığına dair düzenlemelerin artırılması, sağlıklı bir toplum için kaçınılmaz hale geliyor.
Sonuç olarak, deprem anında panikle verilen tepkilerin yarattığı sonuçlar, insan hayatı için ciddi tehditler oluşturabiliyor. Panik anında doğru kararlar alabilmek için toplumun bu konuda eğitilmesi ve bilgilendirilmesi, hem bireysel hem de toplumsal açıdan oldukça önemlidir. Ayrıca, insanlar depremin doğasına uygun bilinçli hareket etme alışkanlığını geliştirirse, bu tür üzücü olayların önüne geçilmesi mümkün olacaktır.